Prof.Dr.Paşa Göktaş
Biyografi
Anasayfa Güncel Laboratuvar
Yazıları
Sağlık Sistemi
Yazıları
Sosyal Konular
Hakkında
Fenerbahçe
Hakkında
Güncel Ortamdan
Seçtiklerimiz
Bilimsel
Yazılar
Kongre
Bildirimleri
İletişim

Sağlık Sistemimizle İlgili Yazılar

small- dense LDL (Kalp Riski Belirleme)
Yayınlanma Tarihi
     KALP HASTALIKLARI RİSKİNİ BELİRLEMEDE
     sLDL ( small- dense LDL )
     KOLESTEROLÜN ÖNEMİ Kalp hastalıkları halen hem erkeklerde, hem de kadınlarda en sıklıkla görülen ölüm nedeni durumundadır.
       Kalp-Damar Hastalıkları Riskini Artıran Nedenler Nelerdir? Anormal lipid metabolizması da denilen LDL kolesterol, apolipoprotein B ve trigliseridin yüksekliği, HDL kolesterolün de düşüklüğü, en başta gelen risk faktörleri olarak bilinmektedir.
       Diyabet, şişmanlık, hipertansiyon, sigara içimi, iltihabi hastalıklar gibi nedenler de diğer önemli faktörlerdir. Klasik Bilgilerle Açıklanamayan Durumlar Nelerdir ?
       Genel olarak bugüne kadar kabul gören bilgiler, LDL kolesterol yüksekliğinin kötü prognoz, HDL kolesterol yüksekliğinin de kişinin lehine bir durum yarattığı yönündedir. Bu görüşler, belirli oranlarda geçerliliğini korumaktadır. Ancak, insanların % 50’ sinde LDL kolesterolün normal düzeylerde olmasına rağmen kalp-damar ve serebrovaskuler hastalıkların görülmesi, bu bilgilerin geçerliliğini sorgulanır hale getirmiştir.
     Yeni Risk Faktörü :
       sLDL Kolesterol Araştırmalar sonucunda, small dense- LDL kolesterol ( küçük yoğun LDL kolseterol )’ ün, kalp-damar hastalıkları yönünden asıl risk faktörü olduğu belirlenmiş durumdadır.
       LDL kolesterolün 7 alt grubu bulunmaktadır. Bunlardan daha büyük yapıda olan 1 ve 2, kalp hastalıkları yönünden riskli görülmemektedir.
       3 ve 7 arasındaki alt gruplar ise, small- dense LDL ( sLDL )’yi oluşturmaktadırlar. sLDL düzeyinde artış, kalp- damar hastalıkları riskini ve myokard infarktüsü geçirme olasılığını en az 3 kat artırmaktadır. sLDL düzeyi yükselmiş olan kişilerde, LDL kolesterol düzeyi normal olsa bile, kalp-damar hastalıklarının görülme oranının katlayarak yükseldiği görülmüştür.
       Bu nedenle, sLDL’nin daha aterojenik ve damarlarda plak oluşumuna daha meyilli olduğu belirlenmiştir. Bu özelliğini, küçük yapısıyla damar çeperinden geçebilme ve kolay yerleşebilme avantajıyla gösterdiği düşünülmektedir. Bu nedenle, artık kalp-damar hastalıklarının risk belirlemesinde öncelikli olarak sLDL’nin de bakılması önerilmektedir.
       sLDL’nin insulin rezistansı, düşük HDL ve yüksek trigliserit düzeyleri ile ilişkisi olduğu da görülmektedir. sLDL düzeyinin düşürülmesi, hem kalp-damar hastalıkları, hem de myokard infarktüsü riskini azaltacak sonuç verecektir.
       Hareketsiz yaşam, ağır yağlı diyet, insulin rezistansı ve prediyabetin sLDL düzeyini artırdığı belirtilmektedir.
       Örnek Tipi: Çalışma için serum gereklidir. Aç karnına kan alınması daha uygundur. Çalışma, direkt çalışmadır ve kısa sürede sonuçlanabilmektedir.


Güncel Ortamdan Seçtiklerimiz