Güncel Laboratuvar Testleri
Sağlık Sistemimizle İlgili Yazılar
|
TABİP ODALARININ GELECEĞİ NE OLACAK? |
Yayınlanma Tarihi: |
|
|
|
|
|
TABİP ODALARININ GELECEĞİ NE OLACAK? |
İstanbul Tabip Odası ( İTO ) Seçimleri İle Gelinen Nokta
Geçtiğimiz hafta sonunda, İstanbul Tabip Odası ( İTO )’ nınseçimleri yapıldı. Seçimleri yine Demokratik Katılım Grubu isimli grup kazandı.Bu grup, zaten 20 yıldan uzun süreden beri yönetimde bulunuyordu. Bu grubakarşı iki yıl önce organize olan ve DKG’ nin izlediği politikayı hekim odaklıgörmeyen Özgür Hekimler Platformu başarılı olamadı. İktidar yandaşı olarak sonanda ortaya çıkan grup da bir varlık gösteremedi.
Öncelikle, seçimi kazanan DKG grubunu kutluyor ve başarılar diliyoruz.
Ancak, üzerinde asıl durulması gereken konu seçimlere katılımın düşüklüğü idi.Aslında, tüm gruplar oy kaybettiler. Buna, seçimi kazanan DKG grubu da dahil.Bir önceki seçimlerde 6400 oy kullanırken, bu seçimde oy kullanan sayısı 4600civarında kalmış durumda. Hekimlerin yaklaşık % 40’ı daha seçimleri terk etmişdurumda. Toplam üye sayısının 33.000 üzerinde olduğu İTO’da, katılımın yalnızca% 13 civarında kalmış olması düşündürücüdür. Üstelik, bir dönem 8000’ leribulan katılımın, neredeyse yarısına gerilemiş olması daha da düşündürücüdür.
Bu sonuçlar, hekim kitlesinin Tabip Odası’ndan artık fazla bir şeybeklemediğini düşündürüyor. Hekim kitlesi nazarında,
Tabip Odası umut olmaktançıkıyor. Özellikle, daha genç kesimin bulunduğu sandıklarda katılımın daha dadüşük olması, genç hekimler gözünde Tabip Odası’nın fazla bir anlam ifadeetmediğini gösteriyor.
Tabip Odası, izlediği politika dışında, işlev olarak da marjinalleşiyor,küçülmeye devam ediyor. Asıl görev alanından çıkmaya başlıyor.
Bu durumun nedenlerini irdelemek ve hep birlikte çözüm aramak durumundayız.
TABİP ODALARININ GÜÇ KAYBETMESİNİN BAŞLICA NEDENLERİ
Bunu birkaç başlıkta toplayabiliriz:
1. İktidarUygulamaları ve Örgütsüzleştirme Politikası
Diğeralanlardaki uygulamaları çok iyi bilmiyoruz ve iddialı değerlendirmeler yapmakistemiyoruz. Ancak, genelde bir örgütsüzleştirme politikasından söz edilebilirgibi görünüyor. Örneğin, geçenlerde bir TV programında Tük- İş’ in 700.000,Hak- İş’ in 200.000, DİSK’ in de 110.000 civarında üyesi olduğundan sözediliyordu. Bu rakamlar, katılımcılardan birisinin rakamlarıydı. Rakamlar tamdoğru olmayabilir. Ancak, şunu biliyoruz ki, sendikaların üye sayıları dahaönce bu rakamların oldukça üzerindeydi. Türkiye nüfusu ve çalışan nüfusuartmasına rağmen, örgütlü nüfus aynı oranda artmıyor, hatta düşüyor.
Hekimler için durum biraz daha farklıdır. Burada eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın uygulamalarını hatırlamamak olanaksız. Recep Akdağ, Tabip Odalarını devredışı bırakmak ve etkinliğini kırmak için olağanüstü bir çaba gösterdi. TabipOdaları’na zorunlu üyelik koşulunu kaldırttı. Tabip Odalarının fiyat belirlemeyetkisini de ortadan kaldırttı. Tabip Odalarının kanunla belirlenmiş yetkileriortadan kaldırılınca, fiilen amatör bir dernek durumuna indirgendi. Böyleolunca da, hekimlerin yaşamında zorunlu bir unsur olmaktan, “ olsa da olur,olmasa da” konumunda bir derneğe dönüştürüldü.
İşte budüzenleme, Tabip Odalarının düşüş sürecinin asıl başlangıcıdır. Bu alanda RecepAkdağ’ın genelde hekimlere, hekim hareketinin geleceğine ve aynı zamanda daörgütlü bir Türkiye toplumunun geleceğine verdiği zararın boyutlarıhesaplanamayacak kadar büyüktür. Herhalde hekimler kendisini sıklıklayadedeceklerdir.
2. TabipOdası Yönetiminin İzlediği Politikalar
İstanbulTabip Odası ve yer yer de TTB’nin izlediği politikalar da hekim odaklı olmadığıiçin, tabandan soyutlanmada büyük rol oynamıştır.
Özellikle İTOyönetimleri, hekimlerin sorunlarını algılamakta güçlük çekmektedirler. Yönetimioluşturan, ya da yönetimin arkasında onlara destek olan ve onları yönlendirenkadroların kendi gündemleri vardır. Hekim sorunları fazla ilgileriniçekmemektedir. Fazlaca politize olmuş ve genelde de toplumda karşılık bulamayanmarjinal politik hareketler çizgisindeki kadrolar, kendi düşünceleri vepolitikaları ile Tabip Odası’nın izlemesi gereken politikaları birbirinekarıştırmaktadırlar. Kendi politik gündemlerinin önemli olduğunu düşünmekte vebu gündemi Tabip Odası’na da taşımaktadırlar. İlginç olan, bunu doğalkarşılamalarıdır. Belki de yapılan yanlışın farkında bile değildirler.
Irak’taki,Suriye’deki, Afrika’daki olaylar politik olarak sizin gündeminizde önemli olabilir.Ama ortalama hekimin birincil sorunu değildir. Kürt meselesi sizin için önemliolabilir. Gezi olayı da politik olarak sizin için önemli olabilir. Ancak, neKürt meselesi, ne de hatta Gezi olayı bile ortalama bir hekimin birincil sorunudeğildir.
Bu durumalgılanamamıştır. Halen de algılanamamaktadır. Kendilerine ait politik görüşlerve ajandalar, İTO’ ya da taşınmak istenmektedir. Yönetim, bu konuda ne derecesavrulduğunun farkında değil görünmektedir.
Tüm bupolitikalar, ortalama hekimi Oda’ dan uzaklaştırmaktadır. Hekimler İTO’ yukendi örgütleri gibi değil, işgale uğramış uzaktan bir örgüt gibi algılamayabaşlamışlardır. Hekimler ile Oda birbirine yabancılaşmış durumdadır. Bu nedenlede, özellikle genç hekimler Oda’ya üye olmak bile istememektedirler.
Bu durum,Tabip Odalarının geleceği için büyük tehlikedir.
3. HekimKitlesinin İlgisizliği
Hekimler,ülkenin en eğitimli kesimlerinin başında gelmektedirler. Ancak, yakın zamanakadar hekimlik bireysel bir meslek olarak süregelmiştir. Hekimlerin ekonomikolarak nispeten iyi konumda olmaları, örgütlenme ihtiyacı doğurmamıştır. Bunedenle de Tabip Odası’na ilgisiz kalmışlardır.
Ancak,hekimler de giderek işçileşmektedirler. Sorunları artık daha genel ve benzerözellikler taşımaya başlamıştır. Bu durum, örgütlenme gereksiniminiartıracaktır. Konum ve statü kaybı arttıkça, ekonomik ve sosyal sorunlarağırlaştıkça bu örgütlenme- mücadele etme arayışı hızlanacaktır.
Örgütlenmegereği duyacaklardır. Ama nerede? Tabip Odasında mı, yoksa başka türorganizasyonlarda mı?
UMUT VAR MI ? NE YAPILABİLİR ?
Tabii ki umutvar. Yapılabilecekler de var.
1. HükümetCephesinden Yapılabilecekler Neler Olabilir ?
İktidarların,sivil toplum kuruluşlarının oluşumunu, kitleselleşmesini ve güçlenmesini birtehdit olarak görmemeleri gerekmektedir. Toplumu örgütsüzleştirme yerine,tersine sağlıklı temellerde örgütlenmeye teşvik etmelidirler. Sivil toplumörgütlerinin güçlenmesi ve toplum yönetiminin tabana yayılması, toplumungeleceğe yönelik güvencesidir. Darbelerin ve tepeden inmeci yönetimlerinpanzehiridir.
İktidarlar,eğer toplumun yararını düşünüyorlarsa, kısa vadeli ve dönemsel değil, uzunvadeli düşünmelidirler ve toplumun sağlam temellerde kuruluşundan yana önlemleralmalıdırlar. Tabip Odaları özelinde de, Tabip Odalarının hasım değil, paydaşolarak görülmesi gereklidir. Tabip Odalarının, sağlık sisteminin yürütülmesindeve karar mekanizmalarında katılımı olmalıdır. Bu katılım, sağlık yönetimini degüçlendirecektir. Bu nedenle, Tabip Odalarının karar alma süreçlerine katılımıyönünde yasa ve yönetmelikler çıkarılmalıdır. Bugüne kadar izlenen dışlayıcıpolitikalardan vazgeçilmeldir.
2. TabipOdaları, Politikasını Gözden Geçirmelidir
Tabip Odasıyönetimleri de politikalarını gözden geçirmelidirler.
Öncelikle,giderek küçülen ve tabandan uzaklaşan yapıyı görmelidirler ve bunun birbaşarısızlık olduğunu kabul etmelidirler.
Küçülen yapıile, iktidarınızı sürdürürsünüz ama, sürdürdüğünüz yapı, kimsenin ciddiyealmadığı bir yapı haline gelir. Ne size yararı olur, ne de kitle tabanına.
Bu nedenle,sorumlu davranılmalıdır. Kitle tabanının genişletilmesi ve katılımınartırılması için samimi bir çaba içine girilmelidir. Muhalif düşüncelere saygıgösterilmeli ve destek istenilmeli, işbirliği yapılmalıdır.
Toplumtabanının ortak sorunlarına saygı gösterilmeli ve hekim sorunları gündemin anaeksenine taşınmalıdır. Hekimlerin çoğunluğunun ilgi alanına girmeyen politikkonular, Tabip Odasının gündemini oluşturmamalıdır. Bu tür konulara ilgiduyanlar, mücadelelerini gidip kendi politik örgütlerinde yapmalıdırlar. TabipOdası, bu tür konularda araç olarak kullanılmamalıdır.
Kitleninilgisini çekmeyen ve katılım sağlayamayan cılız eylemler yerine, asgari müştereklerigeniş olan kitlesel ve etkin eylemlerin temelleri hazırlanmalıdır.
SağlıkBakanlığı ve SGK gibi yönetici kurumlarla sürekli savaş halindenvazgeçilmelidir. Bu kurumlarla öncelikle diyalog ve uzlaşma yollarıaranmalıdır. Sonuna kadar birlikte çalışma olanakları zorlanmalıdır. TabipOdaları, Sağlık Bakanlığı ve SGK gibi yönetici kurumların sürekli vevazgeçilmez paydaşı haline gelmelidir. Tüm karar oluşturma mekanizmalarında,geleceğe yönelik planlamalarda ve yapılanmalarda asli unsur haline gelmelidir.
Tabii kibunun için de samimi çaba gösterilmelidir. Hem Tabip Odası yönetimlericephesinden, hem de hükümet cephesinden.
3. Hekimler,Kendi Sorunlarına Sahip Çıkmalıdırlar
Bugüne kadarhekimler, çok fazla örgütlenme gereği duymamışlardır. Bunun da nedeni, bireyselolarak göreceli iyi konumda olmalarıdır.
Ancak,koşullar hızla değişmekte ve hekimler işçileşmektedirler. Ya devlet sektöründe,ya da özel sektörde. Bir süre sonra, muhtemelen kamu sektörünün de büyük bölümüelden çıkacak ve uluslararası zincirlerin kontrolüne geçecektir. Ancak,hekimlerin işçileşme süreci hız kesmeyecektir.
Bu süreç,hekimleri çıkarları ayrı bireyler halinden, sorunları benzer topluluklara doğrusürüklemektedir.
Hekimler şunuanlamalıdırlar ki, sorunlarını tek tek bireyler olarak çözemezler. Birlik olmakzorundadırlar. Geleceğe ilişkin kafa yormak ve modeller geliştirmekdurumundadırlar. Bunu da bir organizasyon ile yapmak zorundadırlar.
Buna en yakınorganizasyon, halen Tabip Odasıdır. Bu nedenle, Tabip Odalarına sahip çıkmak vekatılmak durumundadırlar. Tüm hekimler Tabip Odalarına üye olmalı ve güçlerinibirleştirmelidirler. Seçimlere katılmalı ve kendi düşüncelerini temsiletmelidirler. Mevcut yönetimlerden yakınacaklarına, kendileri gibi düşüneninsanları yönetimlere taşımalıdırlar.
Başka türlühekimlerin ayağa kalkabilmeleri, etkin olabilmeleri ve gelecekte de daha iyikonumda yer alabilmeleri olanaksızdır.
SONUÇ:
• Hekimlerin, toplum içinde daha etkin ve toplumyararına katkılar sunabilen bir mesleki topluluk olabilmeleri için, etkin birTabip Odasına gereksinim vardır.
• Tabip Odasının hekim odaklı yapılanması vepolitika izlemesi, daha kitlesel ve temsil gücü yüksek bir organizasyonolmasının temel koşuludur.
• Hükümetler ile pozitif diyalog temelinde sürekliiletişimin sürdürülmesi ve sağlık hizmetinin sürdürülmesinde ana paydaşlardanbirisinin Tabip Odası olduğu gerçeğinin teoride ve pratikte kabul edilerekuygulanması, Tabip Odasının etkinliğini ve ülkeye yarar katsayısınıartıracaktır.
• Bu ilkeler temelinde hem Tabip Odasıyönetimleri, hem birey olarak hekimler, hem de hükümetleri temsilen SağlıkBakanlığı ve SGK yönetimleri bugüne kadar izledikleri sonuç vermeyen politikalarıyeniden gözden geçirmek ve ortak paydayı aramak durumundadırlar. |
Makale Yazım Tarihi: | 30/04/2014 |
Prof. Dr. Paşa Göktaş | <
|
Güncel Ortamdan Seçtiklerimiz
|