Prof.Dr.Paşa Göktaş
Biyografi
Anasayfa Güncel Laboratuvar
Yazıları
Sağlık Sistemi
Yazıları
Sosyal Konular
Hakkında
Fenerbahçe
Hakkında
Güncel Ortamdan
Seçtiklerimiz
Bilimsel
Yazılar
Kongre
Bildirimleri
İletişim

Sağlık Sistemimizle İlgili Yazılar

Fenerbahçelerin Yürüyüşü Hükümet Onları Dikkate Almak Zorundadır
Yayınlanma Tarihi:
FENERBAHÇELİLERİN YÜRÜYÜŞÜ:
HÜKÜMET ONLARI DİKKATE ALMAK ZORUNDADIR

       30 Haziran Pazar günü, UEFA’nın Fenerbahçe ve Beşiktaş’ a verdiği cezalara tepki olarak, Fenerbahçelilerin Bağdat Caddesi boyunca Suadiye’den Kadıköy’ e kadar süren bir protesto yürüyüşü oldu.
       Basında bazı yayın organlarının belirttiğine göre, 20 binin üzerinde Fenerbahçeli yürüyüşe katıldı. Katılım, bu sayının biraz daha üzerinde gibi görünüyordu.
       Kısa süre içinde, yalnızca sosyal medya üzerinden iletişim kurarak bu sayıda insanı bir araya getirmek, üstelik de İstanbul’ un boşaldığı bu tatil sezonunda başarı sayılmalıdır.

        Yürüyüş Olgun ve Disiplinliydi

       Yürüyüşe her yaştan insan katılmıştı. Kucağında çocuklarla gelenlerden, 70 yaşında insanlara kadar. Doğal olarak, genç kesim ağırlıktaydı. Heyecan ve dinamizm yüksekti. En önemlisi de, grup disiplinliydi. 3 saatlik uzun süren yürüyüşe rağmen, tek bir polis ortada yoktu. Önemli bir olay da olmadı. Gezi olaylarından tepki çeken Mado, Starbucks, Saray, Kızılkayalar gibi kafeleri ve GSStore’u bizzat Fenerbahçeli görevliler set oluşturarak korudular.
       Demek ki, polis topluma ölçüsüz şiddet uygulamasa, toplum kendi dengesini kurabiliyor. Bu yürüyüş, bize onu gösteren bir örnekti.

           Gezi Olaylarının Ruhu Yürüyüşe Yansıdı
       Yürüyüşte, doğal olarak ağırlıkla UEFA protesto edildi. Yalnızca UEFA değil. Hükümet ve cemaat de protesto edildi. Fenerbahçe taraftarı, bu işin UEFA’ dan kaynaklandığını düşünmüyor. Fenerbahçe’ ye karşı, içeriden bir darbe yapıldığını düşünüyor. Ve bu darbenin işbirlikçileri içinde, o sırada Futbol Federasyonu’nda görevli olan, şu anda ise en büyük rakipte görev üstlenen kişilerin, “ İnce ince Trabzon için çalıştıklarını” ağzından kaçıran ve halen hükümette görevli olan bakanların, emniyet ve yargı içinde bu işi tezgahlayan ve uygulayan birtakım cemaat unsurlarının olduğuna inanıyor. Ve hükümetin de, bu darbe tiyatrosuna seyirci kaldığını düşünüyor. Seyirci kalmakla da, bir anlamda onayladığını ve Fenerbahçe ile Beşiktaş’ ı UEFA’ nın eline teslim ettiğine inanıyor.
       Bu nedenle de hükümete tepki gösteriyor.
       Gezi olaylarının Valisi’nin Fenerbahçelilerle alay etme tavrına da müthiş bir tepki var.
       Tüm bunlar, birikerek genel bir tepkiye dönüşüyor.

           Toplumda Özgürlük Talepleri Yükseliyor Mu ?
       Fenerbahçeliler, zaten 3 Temmuz 2011 tarihinden beri isyan halindeler. Haksızlığa uğramışlık ve kendilerine karşı darbe yapıldığı duygusu, onları tepkiye sevkediyor.
       Gezi olaylarında, bazı ağaçların kesilmesi ve zaten çok sınırlı olan yeşil alan yerine beton binalar dikilmesi kararı, toplumu büyük tepkiye sevketti.
       Geniş katılımlı bir direnme duygusu yayılmaya başladı.
       En son olarak, LGBT ( Lezbiyen, gay, biseksüel, transeksüel ) yürüyüşüne de her yıl en çok 20 binlerde katılım olurken, bu yıl 50 bin kişinin katıldığı yazılıyor.
       Toplum, korkularını yenmiş görünüyor.
       Haksızlıklara direniyor.
       Kendi yaşam tarzına müdahele istemiyor.
       Tepeden inme uygulamalar ve darbeler istemiyor.

           Tepki, Otoriterleşmeye Karşıdır
       Mevcut iktidar, olumlu ve doğru dönüşümler de yaptı. % 50’ nin üzerinde oy desteği sağlanmasını, yalnızca doğru düzgün bir muhalefet olmamasına bağlayamayız.
       En başta, kendi yaptığı doğru projeler nedeniyle böyle bir destek sağlanmıştır. Başka türlüsü, zaten çok akılcı bir yorum olmaz.
       Uluslararası genel konjonktür de, uzun süre iktidarın lehine işlemiştir.
       Ancak % 50 oy desteği sağlaması, iktidarın daha onlarca yıl kalacağı anlamına gelmez.
       Toplumun diğer %50’ sinin de, iktidarı desteklemediği gerçeğini değiştirmez.
       Her yaptığının doğru olduğu anlamına da gelmez.
       Koca İstanbul’da, son kalan yeşil alanların da TOKİ marifetiyle ona buna rezidans ve AVM yapılması için peşkeş çekilmesi hakkını da vermez.
       Salı Pazarı gibi, son kalan alana AVM yapılması hakkını da vermez.
       Gezi parkı gibi, küçücük bir yeşil alanın, daha da küçültülmesi hakkını da vermez. Tüm İstanbul’un, AVM’lere ve dev tekellere teslim edilerek yağmalatılması ve küçük esnafın yok edilmesi hakkını da vermez.
       Sayın Başbakan “ Yüksek binalara karşıyım” diyor. Sormazlar mı size o zaman “ Sayın Başbakan, son on yılda İstanbul gökdelenler şehri oldu. Koca tarih AVM’ ler ve rezidanslar altında eziliyor. Son 10 yıldanberi İstanbul’ a hiç uğramadınız mı? Bunlar yapılırken görmediniz mi?” diye.
       Toplum, “ Benim yaptığım her iş doğrudur” tavrına tepki duyuyor. Otoriterleşmeye tepki gösteriyor. Kendi yaşam tarzına müdaheleye tavır koyuyor.
       Bu nedenle de son olaylara katılım artıyor.

          Hükümet, Fenerbahçelileri Dikkate Almak Zorundadır
       Hükümetin oy oranı %50’leri bulmuştu. Son dönemde, bu desteğin düştüğü söyleniyor. Toplumda da öyleymiş gibi görünüyor.
       Fenerbahçeliler de bu toplumun % 35’ idir.
       Hükümetin desteği değişkendir. % 50 de olabilir, % 5’ e de düşebilir.
       Ancak, Fenerbahçelilerin oranı % 35’ tir. Değişmez.
       Toplumda her 3 kişiden biri Fenerbahçelidir.
       Beşiktaş’la birlikte, % 55’i mağdur durumdadır.
       Bu tiyatro, içeriden pişirilmiş ve servis edilmiştir. UEFA’ nın birincil konusu değildir.
       Direkt olarak hükümetin konusudur. Hükümet seyirci kalamaz. “ Benim işim değildir” diyemez.
       Bu sonucu doğuranların büyük çoğunluğu, hükümetin değişik kademelerdeki görevlileriydi, bir kısmı halen de görevdedirler.
       Bu nedenle, hükümet bu konunun çözümünde insiyatif almak zorundadır. Tüm Fenerbahçelilerin beklentisi budur.
       Tersi durumda, Türkiye’nin en büyük taraftar kitlesinin muhalif hale gelmesi, hatta muhalefetin ana gövdesini oluşturmaya başlamasına da şaşırmamak ve afallamamak durumundadır.  

      
Eğer biraz ileriyi görebiliyorlarsa.
Makale Yazım Tarihi:02.07.2013
Prof. Dr. Paşa Göktaş


Güncel Ortamdan Seçtiklerimiz