Prof.Dr.Paşa Göktaş
Biyografi
Anasayfa Güncel Laboratuvar
Yazıları
Sağlık Sistemi
Yazıları
Sosyal Konular
Hakkında
Fenerbahçe
Hakkında
Güncel Ortamdan
Seçtiklerimiz
Bilimsel
Yazılar
Kongre
Bildirimleri
İletişim

Sağlık Sistemimizle İlgili Yazılar

MAALESEF TAHRİP EDİLEN YAPI TÜRKİYE’ NİN OMURGASIDIR
Yayınlanma Tarihi:
MAALESEF TAHRİP EDİLEN YAPI TÜRKİYE’ NİN OMURGASIDIR
         Yurtseverleri Kahreden Gelişmeler Yaşanıyor
       Son dönemde, inanılmaz gelişmeler yaşanıyor.
       Darbe üstüne darbe izliyoruz.
       İktidarı bugüne kadar güle oynaya paylaşmış olan taraflar, birbirlerini kıyasıya yok etmeye çalışmaktalar.
       Bu uğurda gizli-açık tüm silahlarını kullanıyorlar.
       Yıkıcı bir savaş yaşanıyor.
       “Oh olsun, birbirlerini yesinler” diyemiyoruz.
       Gözlerimizin önünde, Türkiye Cumhuriyeti’ nin çatısı yıkılıyor.
       Temel organları yok ediliyor.
       Ülkenin temel güvencelerinden birisi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ nin neredeyse tüm komuta kademesi zindanlarda çürütülüyor.
       Yargıya inanç sıfır durumda.
       Polis inanılmaz operasyonlar yapıyor. Onlara da güven kaybolmuş durumda.
       Hükümet neredeyse yönetemez hale gelmiş bulunuyor.
       Başbakan’ ın kendine güvenli ve kükreyen halinden eser kalmamış görünüyor. Hayal kırıklığına uğramış, kandırılmış, güçsüzleşmiş bir imaj sergiliyor.
       Cumhurbaşkanı çaresizliğini sergiliyor.
       Ekonomi darmadağın olma riskiyle karşı karşıya görünüyor.
       En kötüsü de, biz vatandaşlar olayın seyircisi ve figüranı durumundayız. Gelişmeleri edilgen biçimde izliyoruz.
       Bu ortamda bir şey yapamamak bizleri kahrediyor. Gözümüzün önünde Türkiye Cumhuriyeti’ nin temel değerleri ve temel organları darmadağın ediliyor.

          Ortaklıklar Sonsuza Kadar Sürmez
       Mevcut iktidar, ortaklıklar üzerine kuruldu.
       Dindarlar, cemaatler, tarikatlar, liberaller, bir kısım sosyal demokratlar, çeşitli Anti-Türk unsurlar, milli ordu karşıtları, bir kısım entel solcular gibi her kesimden güçler mevcut iktidarın değişik platformlardaki varlığını oluşturdular. İktidar, birbirinden çok farklı bu yapıların işbirliği ile yakın zamana kadar süregeldi. Çünkü amaçlar ve çıkarlar ortaktı.

         İnanılmaz Yanlışlara Göz Yumuldu ve Ortak Olundu
       Bu arada, iktidarın ittifakları içinde yer alan bazı gruplar, kendi örgütlülüklerini kullanarak, belirli alanlarda etkin biçimde yayıldılar. Yargı, emniyet teşkilatı gibi alanlarda kontrolü ele geçirdikleri, bugün daha iyi görülüyor.
       İktidar bu gelişmeleri ya anlayamamış, ya engellemeye gücü yetmemiş, ya da önemsememiş görünüyor. Ya da farkına varamadılar.
       Sonuçta, yargıyı ve emniyeti bu güçler kontrol altına almış görünmekteler.

       Ülke Rotasından Çıkarıldı
       Ülke pusulasını kaybetti. Rotadan çıkarıldı. Düzmece belgelerle, ordusunun başkomutanının terörist suçlamasıyla ömür boyu hapse mahkum edilişini izledi. Yine saçma sapan suçlamalarla, daha önce ülkenin en değerli varlığı ve kahramanları gözüyle bakılan yüzlerce ordu komutanı hapislere tıkıldı.
       İyice pervasızlaşan ve önünü boş bulan emniyet ve yargı içinde yuvalanmış illegal güçler, bazı siyasilerin de desteğiyle Fenerbahçe’ yi hedef aldılar. Aziz Yıldırım gibi, ömrünü Fenerbahçe ve Türk sporuna adamış bir insanı 158 yıl hapis istemiyle zindana tıktılar.
       Fenerbahçeliler hariç, toplum bu tiyatroyu da izlemekle yetindi.
       Bu süreçte, karanlık ve kirli ittifakın yenemediği tek güç Fenerbahçe direnişiydi.
       İktidar, yıllarca süren bu haksız darbelerin çoğunu destekledi, bazılarında da edilgen ve sessiz kaldı. Çoğundan da yararlandığını sandı.

       Ama sonunda, besleyip yarattığı canavar, kendisini yemeye yöneldi. Arkasına okyanus ötesi ittifaklarını da alarak.
       Şimdi bu güç savaşı izleniyor.
       Bu arada da, Türkiye’ nin kurumları darmadağın ediliyor, temel değerleri tahrip ediliyor.
       Olan güzelim ülkeye oluyor.

          GELECEK İÇİN UMUT VAR MI?
       Umutlar hiçbir zaman tükenmez.
       Bu topraklar üzerinde tek bir kişi bile umut taşıyorsa, bu ülke yıkılmaz.
       Bu ülke bugüne kadar neler gördü neler.
       Tüm ülke Haçlı Seferleri altında çiğnendi.
       Timur’ un işgali ardından parça parça bölündü.
       Patrona Halil isyanlarını yaşadı. 31 Mart vakalarını yaşadı.
       Anadolu’ da sayısız isyan yaşandı.  
      
Kürt isyanlarını yaşadı.
       1. Dünya Savaşı’ nda ülkenin üçte ikisi işgal edildi.
       Ama yine ayağa kalktı.
       Tüm işbirlikçilere, mandacılara, dışarıdan yönetilenlere rağmen.
       Yine böyle bir sürecin arifesindeyiz gibi görünüyor. Muhtemelen, önümüzdeki dönemde saflar ulusal güçler ile her çeşitten anti-ulusal güçler biçiminde yeniden şekillenecek gibi görünüyor.
       Çünkü bu toz duman ortamı ve güç kaybeden iktidarlar döneminde, ulusal bütünlük daha fazla tehlike altına girecektir. Zaten, ulusal bütünlüğün tahrip edilmesi yönünde uzunca bir süreden beri planlar ve yıpratmalar sürdürülmekteydi.
       Türk ordusunun yıpratılması ve itibarsızlaştırılması da bu planın bir parçasıydı.
       Pusudaki unsurlar, büyük olasılıkla Türkiye’ nin bütünlüğünü gündeme taşıyacaklardır.
       Yani yeni bir safhaya ve yeni bir gündeme geçişimiz sürpriz olmayacaktır. Yeni planlar ve yeni gündemler, yeni saf tutuşları beraberinde getirecektir.
       Temel saflar da ulusal bütünlükten yana olanlar ve olmayanlar şeklinde oluşacaktır. Bugünkünden farklı olarak, bu ülkenin güç dengelerinin farklı ağırlıklarda yeniden oluştuğunu göreceğiz.
       Türkiye’ nin bütünlüğünden yana olan ulusal güçlerin yeniden ayağa kalkışı, dirilişi ve bütünleşmesiyle birlikte, belirgin bir üstünlük sağlamasını ve ülkenin yeniden ayağa kalkışını görmemiz uzak olasılık değildir.
       Bunun da en büyük güvencesi, ülkenin etnik yapısını oluşturan iskeletteki ana unsurun bu coğrafyalarda olmayan biçimde büyük bir üstünlüğe sahip olması ve tarihsel deneyimi bulunmasıdır.
       Yeni dönem, yeni kadrolarını ve liderlerini yaratacaktır.
       Tabii ki hiçbir dönüşüm bedelsiz olmuyor. Maalesef bedeller de ödenecektir.
       Ama umutsuz değiliz. Umutsuz olmamalıyız.
       Nice işgalleri, yenilgileri, bölünme ve dağılmaları yaşayan atalarımız nasıl ayağa kalkmayı bildilerse, bizler de bu dönemi aşmayı, birlik ve bütünlüğümüzü sağlamayı ve ülkeyi yeniden ayağa kaldırmayı başaracak güce ve potansiyele sahibiz.
       Bu nedenle, umutsuzluğa gerek yok.
       Bu günler de geçecektir ve birgün geriye bakarak “Şöylesine garip bir dönem geçirmiştik” diyeceğiz.
Makale Yazım Tarihi:09.01.2014
Prof. Dr. Paşa Göktaş


Güncel Ortamdan Seçtiklerimiz