Prof.Dr.Paşa Göktaş
Biyografi
Anasayfa Güncel Laboratuvar
Yazıları
Sağlık Sistemi
Yazıları
Sosyal Konular
Hakkında
Fenerbahçe
Hakkında
Güncel Ortamdan
Seçtiklerimiz
Bilimsel
Yazılar
Kongre
Bildirimleri
İletişim

Sağlık Sistemimizle İlgili Yazılar

TARAFSIZ BAKIŞLA GEZİ OLAYLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Yayınlanma Tarihi:
TARAFSIZ BAKIŞLA GEZİ OLAYLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

     Tarafsız Bakış Mümkün Mü?
        Kutuplaşmış toplumumuzda, olaylara tarafsız bakışla yaklaşabilmek oldukça zor. Ama, bu olayın değerlendirmesini bu gözle yapmaya çalışacağız. Ancak, yine de her iki kesimden dudak bükmeler ve eleştiriler alacağımızı biliyoruz.

     Gezi Eyleminin Gerçek Nedeni Neydi?
        Olayı çok fazla dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. İnsanları aşırı tepkiye ve direnmeye yönelten gerçek neden, İstanbul’un merkezinde kalan son yeşil alanın da betonlaştırılmak istenmesidir.
        Kentli insanın tahammül edemediği iki sözcük, parkların yok edilmesi ve AVM ( alışveriş merkezi) yapılması sözcükleridir. Ağaçların kesilerek yerine betondan yapılacak her yapı benzer tepkiyi doğurur. Adı ister topçu kışlası olsun, ister başka bir yapı. Hatta müze bile. Hele AVM sözcüğü, ,insanları çıldırtmaya yetmektedir.
        Kentli insan artık bunalmıştır. Betondan bıkmıştır. Yeşil görmek istiyor, ağaç görmek istiyor. Acı hatıralara sahipler. Kadıköy meydanında ağaçlar kesildi, yerine çirkin bir otel silueti yükseldi. Göztepe’ de ağaçlar kesildi, yerine etrafı ezen çirkin siluetler yükseldi. Neredeyse son 10 yılda, kent merkezindeki tüm alanlar birer birer elden gitti, yerine AVM’ ler ve rezidanslar yükseldi. Kentin yağmalanması ve betonlaşması durdurulamadı.
        Bu acı hatıralar ve çaresizlik, kent insanını Taksim’deki son yeşil alana sahip çıkmaya yöneltti. Dönemin iletişim olanaklarının etkisiyle de, yeni nesil gençlik örgütlendi ve parka sahip çıktı. Onlar, gerçekte hem kendi geleceklerini, hem de ortalama kentli insanın özlemlerini temsil etmekteler. O
        Olayın, bu yönden anlaşılması ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
        Bu duygu ve tavırda, kendilerini son derece haklı hissediyorlar. Haklılık duygusu da, kararlılık ve direnme gücünü yükseltiyor. Toplumun büyük bölümü aynı duyguları paylaştığı için de, arkalarında ve yanlarında büyük bir kitle oluştu.

     Marjinal Siyasi Grupların Olaya Katılımı
       Marjinal siyasi gruplar olaya katılmakta gecikmediler. Bu da normaldir. Tamamiyle marjinelleşmiş ve kendilerini ifade edemez hale gelen bu tür gruplar, böyle bir ortamı kendileri için büyük bir fırsat olarak gördüler ve pankartlarıyla, yazılarıyla, radikal elemanlarıyla alanda boy göstermekteler.
       Ancak bunların varlığı, olayın çevreci boyutunu gölgeleyemez.

     AKP’ nin ve Başbakan Erdoğan’ın Yaklaşımı
       AKP’nin ve Başbakan Erdoğan’ın yaklaşımını birbirinden ayrımak gerekiyor.
       Çoğu AKP yöneticisi, bu olayların çevreci ve masum karakterini Başbakan Erdoğan’dan daha iyi anlamış görünmekteler. Olaya, daha soğukkanlı yaklaşılması gerektiğini ifade edip duruyorlar.Ancak, Başbakan Erdoğan’ a anlatmakta zorlanmaktalar. En azından böyle anlıyoruz.

     Başbakan Erdoğan Neden Sert Yaklaşım Gösteriyor?
       Bizce, 10 yılı aşan süreli alternatifsizlik ve kendisini güçlü hissetme duygusu, Başbakan’ı kendisinin bile fark edemediği bir noktaya getirmiş görünüyor. Başbakan ne etrafında, ne de muhalefette kendisine bir alternatif görmüyor. Gücünü de defalarca sınadığı ve başarılı olduğu için, aşırı bir özgüven içinde görünüyor. Yaptığı her şeyin doğru olduğunu düşünüyor ve kendisini eleştirilemez görüyor. Eleştirileri bir haksızlık ve vefasızlık olarak algılıyor, eleştirenlerin bunu artniyetle yaptığını düşünüyor ve kendi iktidarına bir saldırı olarak görüyor.
       Bu durum da, onu daha otoriter, tepkisel ve yer yer de beklenmeyen sertlikte davranışlara yöneltiyor. Bunun adına, uzun süreli alternatifsiz iktidarın getirdiği yükseklik duygusu diyebiliriz. İlginç olan, Başbakan konumunun tam da farkında değil görünüyor.
       Bu nedenle de, Gezi olaylarına aşırı tepki gösterdi. Bizce, siyasal geçmişinin en önemli hatalarından birisini yaptı ve ortalama kent insanının haklı taleplerine, şiddetli tepkiyle karşılık verdi.
       Bu durum da, karşısında beklemediği geniş bir cephe oluşturdu. Bu durum, muhtemelen zirveden düşüş meylini de başlatabilir.

     Bundan Sonra Ne Olacak?
       Tamamiyle Başbakan’ın tavrına bağlıdır.
       Muhtemelen, Başbakan’ın etrafındaki durumu kavramış görünen ve Başbakan’ a anlatmak için kıvranan yardımcılar başarılı olacaklar ve Başbakan’ ı daha sağlıklı tavır almaya ikna edeceklerdir. Böylelikle bu işin tansiyonu da azalacaktır.

     Bu Bir Devrim Midir?
       Kesinlikle değil. Bu yönde aşırı değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu durumun devrimle filan ilgisi yoktur.
       Ancak, gözden kaçırılmaması gereken bazı durumlar vardır. Artık, kentli insan profili öne çıkmaktadır. Kentli insan artık beton istemiyor. AVM istemiyor. Rezidans istemiyor. Yeşil istiyor, ağaç istiyor, nefes alacak alan istiyor. Ve bunları merkezlerde, kendine yakın yerlerde istiyor.
       Yeni kent gençliği de bunları istiyor. Ayrıca, modern iletişim olanaklarıyla kolayca örgütleniyorlar. Haklı konularda düşünme ve gereğinde direnebilme potansiyelleri görünüyor. Daha da önemlisi, bu olayda güçlerinin ve potansiyellerinin farkına vardılar. İlk sınavlarını verdiler ve bundan sonra onları benzer konularda durdurabilmek çok kolay değil.
       Bu durum, yıllardan beri doğru düzgün muhalefeti olamayan ve kendisini ifade edemeyen toplumumuz için bir kazanım sayılmalıdır. Düşünen, üreten, tartışan toplum gelişir. Suskun ve müritleşen toplumlar köleleşirler. Bu nedenle, son olaylar toplumsal dinamiklerin canlanması yönünden yararlıdır.
        Başbakan Erdoğan dahil, tüm yöneticilerin, politikacıların ve muhalefetin olayı doğru okumaları ve değerlendirmeleri, toplumumuzun gelişimi ve ülkenin geleceği yönünden yararlı olacaktır.
Makale Yazım Tarihi:11.06.2013
Prof. Dr. Paşa Göktaş


Güncel Ortamdan Seçtiklerimiz